Çocukların çok sevdiği Slime hamuru zararlı mı ?

Çocukların çok sevdiği Slime hamuru zararlı mı ?

SLİME (OYUN HAMURU) TEHİKELİ Mİ? BORAKS (BOR) İLE İLGİLİ GÜNCEL BİLGİLER-SAĞLIK İLE İLİŞKİSİ

Değerli anne babalar şu an çok güncel olan SLİME(oyun hamuru-bor içeriği) ile ilgili televizyon gazete sosyal medyada birçok yazı görüş yazılmakta ve paylaşılmakta. Slime (oyun hamuru) içinde zararlı olarak belirtilen boraks maddesi, tutkal, gıda boyası bulunmaktadır. Slime (oyun hamuru) içindeki Boraks ve ürünlerinden dolayı oyun hamurunun zehirlenmeye neden olduğu konusunda bilgiler paylaşılmaktadır. Biz bu yazımızda boraks ile ilgili en yeni bilgileri objektif olarak paylaşacağız.

Slime İçin Gerekli Malzemeler: 1 – Bir bardak ılık su 2 – Bir bardakta oda sıcaklığında su 3 – Çay kaşığının ucu ile jellendirici boraks (borax) 4 – Çay kaşığı ucu ile gıda boyası 5 – Su bazlı Polimer K-10 tutkal 6 – Son olarak sim (miktarı kendiniz belirleyiniz)

[quads id=3]

BOR VE BOR ÜRÜNLERİ İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER

GİRİŞ

Bor doğada elementel halde bulunmaz. Ancak bor bileşiklerinin kullanımı 4000 yıl önceye kadar uzanmaktadır. Havada, toprakta ve sularda toplam 250’den fazla bor bileşiğinin mevcut olduğu belirtilmektedir. Borun bileşikleri mevcut olup önemli olanlarından bazıları; boraks, kolemanit ve üleksittir. Bor bileşiklerinin kullanım alanları oldukça fazladır. Son yıllarda bor elementinin biyolojik önemi anlaşılmış ve sağlık üzerine olan etkilerini araştıran klinik ve deneysel çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu bu yazıda borun önemi, sağlık üzerine etkileri ve bu alanda yapılan çalışmalar anlatılmaktadır. Borun Kullanım Alanları Dünya bor rezervlerinin %73,5’ine sahip olmamız ve bor bileşiklerinin kullanım alanlarının çok çeşitli olması ülkemizin stratejik önemini arttırmaktadır. Bor bileşiklerinin kullanım alanları içine cam, seramik, temizlik, beyazlatma, kozmetik, metalurji, nükleer, bilgisayar ve uçak sanayi, enerji sektörü, tarım ve sağlık alanı girmektedir.

Sağlık alanına baktığımızda, bor bileşiklerinin, osteoporoz ve romatoid artrit tedavilerinde, Bor Nötron Yakalama Tedavisi (Boron Neutron Capture Therapy, BNCT) ile beyin tümörlerinin iyileştirilmesinde, yanık tedavilerinde, yara iyileşmesinde, antiseptik olarak lens solüsyonlarında, merhemlerde, gargaralarda ve göz damlalarında kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca multiple myelom tedavisinde ‘‘Bortezomib’’ adlı, bor içeren ve Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (Food and Drug Administration, FDA) tarafından onaylı bir ilaç kullanılmaktadır.

Tarımda ise bor elementinin önemi büyüktür. Bitkilerdeki bor eksikliğini engellemek için bor içeren özel gübrelerin kullanımının yanı sıra bor bileşikleri, istenmeyen otlar ve böceklerle mücadelede de kullanılmaktadır.

Borla Temas Yolları

Bor, toprakta ortalama olarak 5-150 mg/kg, yer kabuğunda 10 mg/kg, deniz suyunda 4,6 mg/L ve havada ise 20 ng/m3 miktarında bulunmaktadır. Başlıca bor alımı besinler ve içme suyu ile olmaktadır. Fakat bor madeninin üretildiği ve/veya işlendiği yerlerde insanla bor bileşiklerine, solunum veya deriden temas yolu ile gaz veya toz halinde maruz kalmaktadır. Ayrıca sabun, deterjan gibi temizleyici ve beyazlatıcı ürünlerin ve kozmetik ürünlerinin üretildiği yerlerde çalışanlar ve/veya bu ürünleri kullananlar da bor bileşiklerine maruz kalmaktadır. Gıdalarda ve Gıda Takviyelerinde Bor Literatürde yapılmış araştırmalara göre bor içeriği bakımından zengin olan gıdalar kabuklu yemişler, kuru baklagiller (10-45 ppm), meyve ve sebzelerdir (1-6 ppm). Tahıllar ve patateste daha az miktarda bor olduğu ifade edilmektedir. Et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ile yumurta (içeriğinin ortalama 18 ppm olduğu tayin edilmiş ve Türk fındığının borun doğal bir kaynağı olduğu ileri sürülmüştür. Hatay ilimizde yapılmış olan bir çalışmada kekik, nane, kırmızı lahana, bakla, ayva, nar ve portakalın yüksek konsantrasyonda bor içerdiği tespit edilmiştir. Ülkemizde bor üretim bölgelerinden toplanan gıda örneklerinde fıstık, üzüm yaprağı, vişne ve ayvanın yüksek konsantrasyonda bor içerdiği belirlenmiştir. Amerika Gıda Takviyesi Veri Tabanı’na (The Dietary Supplement Label Database) göre 2357 farklı gıda takviyesinde bor bulunmaktadır. Besin endüstrisinde; kalsiyum fruktoborat, bor sitrat, bor aspartat, bor glisinat şelatları, bor askorbat ve sodyum borat içeren ürünler bulunmaktadır. Örneğin bor, piyasada olan ‘‘Calcium Magnesium Plus Boron’’ (Solgar, ABD, New Jersey) adlı üründe bor sitrat şeklinde, ‘‘Boron’’ (Holland&Barrett, Nuneaton, United Kingdom) adlı üründe ise sodyum borat şeklinde bulunmaktadır. Günlük Bor Alım Miktarı, Bor için tolere Edilebilir Üst Seviye Dünya Sağlık Örgütü’ne göre içme suyunda bulunan bor miktarı 0,1- 0,3 mg/L arasında değişmektedir.

Yine Dünya Sağlık Örgütü’ne göre gıda ile bor alımı yaklaşık olarak 1,2 mg/gün olarak belirlenmiştir. Avustralya’da yapılmış bir çalışmada kişilerin diyetle aldıkları bor miktarı ortalama 2,22 mg/gün olarak tespit edilmiştir. Besin ve su ile bor alımı coğrafik koşullara ve diyetsel özelliklere bağlı olarak değişse de günlük toplam 1-7 mg bor alımının olduğu bildirilmektedir.

Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (European Food Safety Authority, EFSA) içme sularının günlük bor alımımıza 0,2-0,6 mg/gün olacak şekilde katkı yaptığını bildirmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri İlaç, Besin ve Beslenme Komitesi (United States of Medicine Food and Nutrition Board) tarafından tolere edilebilir üst seviye yetişkinler için 20 mg/gün olarak belirlenmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü güvenli üst alım seviyesini ilk olarak 13 mg/gün olarak belirlemiştir. Fakat sonra bunu arttırmış ve 0,4 mg/ kg veya 70 kg bir insan için yaklaşık 28 mg/gün bor olarak belirlemişlerdir.

Avrupa Birliği tolere edilebilir üst alım seviyesini vücut ağırlığı baz alınarak toplam 10 mg/gün olarak belirlemiştir.

2013 EFSA Panelinde bor için kabul edilebilir günlük alım miktarı (Acceptable Daily Intake, ADI) 0,16 mg bor/kg/gün olarak belirlenmiştir.

Bor Toksisitesi İnsanlar için borik asidin en düşük letal dozu ağız yolu ile alındığında 640 mg/kg, deri yoluyla alındığında 8600 mg/kg, enjeksiyonla alındığında 29 mg/kg’dır.

İnsanlarda bir günde toplamda 500 mg bordan daha fazla miktarda alındığında görülen toksisite belirtileri bulantı, kusma, baş ağrısı, karın ağrısı, ishal, kas kasılması, şok, halsizlik, sindirim ve merkezi sinir sistemi düzensizlikleri, salgı bezleri çalışmasının bozulması ve cilt lezyonlarıdır. Gıda ve içme suyu ile bor alındığında, belirtilen bu dozu aşmanın mümkün olamayacağı ifade edilmektedir. Bor

Metabolizması Bor bileşiklerinin oral yolla alındığında, gastrointestinal sistemde hızlı bir şekilde borik aside dönüştürüldüğü, neredeyse tamamının borik asit şeklinde emilerek kan aracılığı ile dokulara dağıldığı belirtilmektedir. Ayrıca bor bileşiğinde boroksijen bağını kırmak için gereken enerji çok yüksek olduğundan bor bileşiğinin metabolize edilmeden vücuttan atıldığı ileri sürülmektedir. İnsanlarda diyetle veya gıda takviyesi olarak alınan borun %84-85’inin idrar ile vücuttan atıldığı gösterilmiştir Plazma bor miktarı başlıca böbrek(renal) atılım ile kontrol altında tutulmaktadır. Bor dağılımı ile ilgili olarak yapılmış başka bir çalışmada 7 gün boyunca oral yolla 68 mg/kg dozunda borik asit verilen sıçanlarda çalışma sonunda en yüksek bor konsantrasyonu kemikte, en düşük bor konsantrasyonu ise adipoz dokuda saptanmıştır. Borun insan ve hayvan dokularında biyokimyasal mekanizması ile ilgili çok az veri bulunmaktadır.

[quads id=4]

Açıklama

Dünya Sağlık Örgütü güvenli bor ve bileşikleri için günlük üst alım seviyesini ilk olarak 13 mg/gün olarak belirlemiştir. Fakat sonra bunu arttırmış ve 0,4 mg/ kg veya 70 kg bir insan için yaklaşık 28 mg/gün bor olarak belirlemişlerdir.

Bor, toprakta ortalama olarak 5-150 mg/kg, yer kabuğunda 10 mg/kg, deniz suyunda 4,6 mg/L ve havada ise 20 ng/m3 miktarında bulunmaktadır. Yani deniz suyundan 1 günde en az 5-6 litre içmek, topraktan 1 günde yarım kilo yemek le üst sınırda bor alınır. Ama zehirlenme sınırı değildir.

Bor içeriği bakımından zengin olan gıdalar kabuklu yemişler, kuru baklagiller (10-45 ppm), meyve ve sebzelerdir (1-6 ppm). Yani üst sınırda bor almak için 1 günde 1-2 kilo kuruyemiş ve kuru baklagilleri tüketirsek üst sınırda bor ve ürünü almış oluruz.

2013 EFSA Panelinde bor için kabul edilebilir günlük alım miktarı (Acceptable Daily Intake, ADI) 0,16 mg bor/kg/gün olarak belirlenmiştir. Bor Toksisitesi İnsanlar için borik asidin en düşük letal( Öldürücü) dozu ağız yolu ile alındığında 640 mg/kg, deri yoluyla alındığında 8600 mg/kg, enjeksiyonla (damardan) alındığında 29 mg/kg’dır.

KLİNİK ve ARAŞTIRMA ETKİLERİ

Deneysel Çalışmalar Sıçanların diyetine ve farelerin içme suyuna borik asit ilave edilerek yapılan çalışmalar sonucunda deneklerin vücut ağırlıklarının azaldığı(zayıflama) belirlenmiştir.

Oral borik asit alımının vücut ağırlığına olan etkisinin vücut ağırlığında azalmayı sağlayabileceği bildirilmiştir.

Borun hücrelerde oksidatif stresi azalttığı ve doku hasarını önleyebileceği belirtilmiştir.

Borun yara iyileşmesinde olumlu etkileri 1990’dan beri çeşitli çalışmalarda gösterilmektedir. Bir çalışmada bazı aktif biyolojik polimerler ile sodyum pentaborat penhidrat birleştirilerek bir jel oluşturulmuş ve bu jelin sıçanlarda ikinci derece yanık yaralarının iyileşmesini sağladığı ve bakteri, maya ve mantarlara karşı antimikrobiyal (mikrop öldürücü) bir aktivite gösterdiği belirtilmiştir.

Sıçanlarda radyasyonla indüklenmiş dermatitte bor bazlı bir jelin uygulandığı bir çalışmada bu jelin dermatiti hafiflettiği gösterilmiştir.

Deneysel olarak artrit (eklem iltihabı ve eklem bozulması) oluşturulmuş sıçanlara oral ve karın boşluğu(peritonu) içine bor verildiğinde artriti azalttığı gösterilmiştir.

D vitamini yetersizliği olan sıçanlarda yapılmış bir çalışmada sıçanlara bor takviyesi verilmesinin kemik aşınması ve erimesini önlediği gösterilmiştir. Deneysel çalışmada sıçanlarda, borik asidin kemik kaybını azaltabileceği belirtilmiştir.

Tavşanlar ile yapılmış bir deneysel çalışmada 4 hafta boyunca yüksek enerjili diyete ek olarak borik asit ürünü takviyesi ile bor alımının arttırılmasının dişteki zayıflamaya yararlı etkileri olduğu gösterilmiştir.

Başka bir çalışmada borun kemik gelişiminde kullanılabileceği vurgulanmıştır. Başka bir çalışmada kemik oluşumuna etkisi incelenmiştir. Borun kemik sağlığı üzerine olumlu etkileri, bor içeren biyoaktif camların üretilmesi ile ilgili çalışmalar yapılmasına öncülük etmiştir.

Pan ve ark. tarafından stronsiyum borat camının kemik (yenilenmesi) rejenerasyonunda yeni nesil bir biyomateryal olarak kullanılabileceği öne sürülmektedir.

Klinik Çalışmalar Borun kemik sağlığı açısından önemli bir element olduğu bilinmektedir.

Klinik bir çalışmada, postmenopozal dönemde olan 12 kadına 119 gün boyunca bordan fakir (0,25 mg/gün) bir diyet uygulanmış ve ardından 28 gün boyunca bu diyete ilaveten 3 mg bor içeren bir tablet verilmiştir. Bor takviyesi ile idrardaki kalsiyum miktarının %44 oranında azaldığı gösterilmiş ve borun postmenapozal dönemdeki osteoporozu önleyebileceği belirtilmiştir.

Sağlıklı erkekler ile yapılan bir klinik çalışmada 4 hafta süreyle günlük 10 mg bor takviyesi alan erkeklerde idrarla kalsiyum atılımı azalmış, kemikteki kalsiyum tutulumu ise %17 oranında artmıştır. Orta yaş kadın ve erkekler ile yapılan klinik bir çalışmada deneklere öncelikle 63 gün boyunca düşük miktarda bor içeren (0,23 mg/2000 kcal) bir diyet uygulanmış ve daha sonra 49 gün boyunca 3 mg/gün bora karşılık gelen miktarda sodyum borat takviyesi verilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda bor takviyesinin D3 vitamininin (kemik gelişimindeki en önemli vitamin) seviyelerini %39 oranında arttırdığı görülmüştür. Yani bor bileşiği d vitamin seviyesinin artırdığı düşünülmekte.

Borun inflamatuvar yanıtın düzenlenmesinde etkili olduğu bilinmektedir. 1990 yılında yapılan bir çalışmada, eklem iltihabı bulunan 15 kişiye 8 hafta boyunca günlük 6 mg bor (sodyum tetraborat dekahidrat şeklinde) takviyesi verilmiş, eklemlerde ağrı ve iltihabın azaldığı rapor edilmiştir. Klinik bir çalışmada sağlıklı gönüllülere 2 hafta boyunca günde iki kez 2,91 mg bor içeren kalsiyum bor bileşiği (fruktoborat) takviyesi verilmiş ve çalışmanın sonunda C-Reaktif Protein (CRP) (iltihab reaksiyon düzeyini gösterir) düzeyinin %37 oranında azaldığı gösterilmiştir.

Borun insanlarda steroid hormon metabolizmasını olumlu yönde etkilediği, bor takviyesinin plazma östradiol ve testosteron seviyelerini arttırdığı bilinmektedir. Fakat etki mekanizması henüz aydınlatılamamıştır. Erkek gönüllüler ile yapılan diğer bir klinik çalışmada 4 hafta boyunca, günde 10 mg bor içeren sodyum Bor bileşiği) tetraborat takviyesi verilmiş ve bu çalışmanın sonucunda serum östradiol ve serum testesteron seviyelerinin bor takviyesi ile arttığı belirlenmiş ve borun aynı zamanda ateroskleroza karşı koruyucu rolü olabileceği gösterilmiştir.

Epidemiyolojik insan çalışmalarında bor alımı arttığında prostat kanseri, akciğer kanseri ve anormal servikal sitopatoloji riskinin azaldığı görülmüştür. Akciğer kanseri olan 763 kadın hasta ve 853 kişiden oluşan sağlıklı kontrol grubu ile yapılan bir çalışmada bor alımı arttıkça akciğer kanseri görülme sıklığının azaldığı gösterilmiştir. Başka bir çalışmada ise 95 prostat kanseri olgusu ile 8720 sağlıklı birey karşılaştırılmış ve düşük bor alımının prostat kanseri riskini arttırdığı rapor edilmiştir.

Yapılmış çalışmalar borun insanlarda beyin fonksiyonlarında ve zihinsel performansta etkili olabileceğini göstermektedir. İnsanlarda diyet ile bor alımı düşük olduğunda, el-göz koordinasyonunda bozulma, dikkat ve algılamada azalma, kısa ve uzun süreli hafızada önemli ölçüde kötüleşme görülmektedir.

Klinik bir çalışmada, 14 gönüllü birey 63 gün boyunca bordan yoksun diyet ile beslenmiş, sonrasında 49 gün boyunca bor takviyesi verilmiştir. Bor takviyesinin kan hemoglobin konsantrasyonunu önemli ölçüde arttırdığı gösterilmiştir.

SONUÇ

Yukarıda özetlenen çalışmalardan çıkarılan sonuca göre

Borun;

mineral ve steroid hormon metabolizmasını düzenlediği, kemik gelişimine katkıda bulunduğu,

antioksidan etki gösterdiği,

immün sistemi güçlendirdiği,

yara iyileşmesini hızlandırdığı,

enerji metabolizmasını düzenlediği,

kanser riskini azalttığı,

zihinsel performansı arttırdığı,

anemiyi düzelttiği ve kilo alımını azalttığı görülmektedir

Ancak sağlık ve beslenme alanında henüz incelenmesi gereken pek çok husus bulunmaktadır. Bu nedenle konu ile ilgili klinik çalışmaların arttırılması ve etkili yolakların araştırılması gerekmektedir.

Sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi ve tanı için hekiminize başvurunuz.

Kaynak Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Biyokimya , İstanbul, Türkiye Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Anabilim Dalı- Biyokimya, İstanbul, Türkiye 2017

Deniz Kaya
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı
instagram: doktor_deniz_kaya

wwww.marifetlikadinlar.net için Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Deniz Kaya tarafından hazırlanmıştır. marifetlikadinlar.net KAYNAK gösterilmeden kullanılamaz…

[quads id=5]

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM
error: