Bu yılın Eylül ayından itibaren Amerika’nın Florida eyaletindeki Marion County bölgesindeki devlet okullarında okuyan 20,000 ilkokul öğrencisi için ödev artık günlük okul hayatının bir parçası olmaktan çıkarıldı. Bu yeni uygulamanın mimarıysa bölgenin yeni başmüfettişi Heidi Maier. Ödevin küçük öğrencilerin okul başarısını geliştirmediğini gösteren araştırmaları okuduktan sonra bu kararı aldığını söyleyen Maier, okulsal hiçbir faaliyetin olmadığı boş zamanların çocukların gelişimi için daha önemli olduğunu dile getiriyor. Yeni uygulama, fen projeleri ya da araştırma kağıtları gibi nadiren verilen çalışmaları kapsamıyor. 

“Ödevsiz okul” uygulaması, Amerika’da ender görülen bir uygulama, çünkü standart testlerin sonuçlarına verilen aşırı önem ve bunun getirdiği aşırı talep, testlere hazırlanmaya mümkün olduğu kadar erken yaşta başlamak konusunda öğrenciler ve öğretmenler üzerinde sürekli bir baskı oluşturuyor. Oysa uluslararası akademik değerlendirmelerde sürekli üst sıralarda yer alan Finlandiya’da ödev akademik başarı için önemli bir araç olarak görülmediği gibi standart testler de başarının ölçülmesi için önemli bir araç sayılmıyor.

Maier ilkokulda ödevi kaldırmaya ek olarak, ebeveynleri, çocuklarıyla her akşam birlikte zaman geçirmeleri konusunda – birlikte 20 dakika kitap okumak gibi – teşvik ediyor. Ödevin küçük çocukların akademik başarısına faydalı olduğuna dair elimizde hiçbir bilimsel kanıt bulunmasa da, kitap okumanın başarıya katkısına yönelik sayısız araştırma bulunuyor. Maier, aldığı kararı en çok Richard Allington’ın yaptığı çalışmalarla destekliyor. Tennessee Üniversitesi’nde eğitim profesörü olan Allington aynı zamanda bir erken çocukluk dönemi okuryazarlığı uzmanı.

“Verilen ödevlerin niteliği o kadar zayıf ki, ödev yerine öğrencilerin kendi seçtikleri kitapları okumalarını sağlamak çok daha güçlü bir alternatif olacaktır,” diyor Allington. “Belki bazı ödev türleri başarıyı artırabilir ama bu tarz ödevler en az verilen ödevlerdir.”

Maier okuduğunu anlama becerisini artırmak için her türden metni okumayı teşvik etse de, bazı araştırmalara göre konu empatiyi geliştirmek olduğunda okunacak kitabın türü önemli.

Emanuele Caetano ve David Kidd, araştırmaya katılanlara farklı metin türlerinden alıntılar verdikleri beş ayrı çalışma gerçekleştirdiler: Popüler kurgu, edebi kurgu, kurgusal olmayan düzyazı ya da hiçbir şey. Ardından bir insanın, başka insanların kendilerine ait inançları ve arzuları olduğunu ve bunların kendisininkinden farklı olabileceğini anlama kapasitesini ölçen bir test yaptılar. Çalışmanın sonuçları, popüler kurgu ya da kurgusal olmayan düzyazının değil, edebi kurgunun bu beceriyi artırdığını gösterdi.

Maier’in dediğine göre şimdiye dek hem ebeveynler hem de öğretmenler yaşanan değişimi memnuniyetle karşılıyorlar. “Ödevsizlik politikasını destekliyorum,” diyor üçüncü sınıf matematik ve fen bilimleri öğretmeni Lisa Fontaine-Dorsey. “Ben zaten ödev vermiyordum. Bence çocukların eve gitmeleri ve oyun oynamaları ve spor gibi sağlıklı bir şeyler yapmaları gerekiyor. Okulda bütün gün zaten test dolu bir ortamda ciddi bir baskı yaşıyorlar. Eve gidip bundan uzaklaşmaları gerekiyor. Bu kesinlikle öğrencilerin faydasına olacaktır.”

Ödevsiz günler geçirmeyi umut eden daha büyük çocuklara gelince… Bu okullarda henüz ortaokul ve liseler için böyle bir uygulama düşünülmüyor. Zaten araştırmalar da ödevin bu yaş grubundaki çocuklar üzerinde bazı pozitif akademik etkileri olduğunu gösteriyor.